13 Temmuz 2013 Cumartesi

Goalunited Hack Hilesi Yoktur

İnternette bir sürü yerde Goalunited oyunu ile ilgili GUI ve Para hilesi görüntüleri dolaşır. Bunların bir çoğunu denemiş biri olarak söyliyeceğim tek şey bu dosyaların tamamı aldatmaca yani Fake'dir.


Şu ana kadar denediğim dosyaları yazayım ve gerçekleri anlatayım.

GoalUnited Dinheiro & GU Estrelas Hack v.1.3 criado por Script kiddies.exe : Bu dosyanın ekran görüntüsü şu şekildedir.
Bu programı çalıştırdığınızda herhangi bir işlem yapmıyor. Aşağıdaki bölüm doluyor ama bir işe yaramıyor. Bu dosyayı bulmak ile uğraşmayın. İsteyen bana ekonomu@yahoo.com adresinden mail atarak bu dosyayı alabilir.
Başka bir hack programında ise Framenetwork hatası veriyor. İlgili linkten programı çekmeme rağmen bir türlü Framenetwork uyarısını geçemedim. Tüm işletim sistemlerinde denedim. Kısaca program fake yani işe aldatmaca.
Başka bir programda ise goalunited bilgilerini girip onaylıyorsunuz bu sefer program update edilmeli yalanını uyduruyor. Tabiki update için yine bir şeyler yapmanız lazım diyor. Kısaca bu programların hepsi üç kağıt ve reklam amaçlı oluşturulan fake dosyalar. Bu dosyaları çekmek için girdiğiniz siteler bizlerin sayesinde hit sayılarını artırıp reklam gelirlerini artırıyor. O yüzden bu oyunun hilesini aramak zaman kaybıdır.  Umarım bu uyarılarımı değerlendirir ve uğraşmazsınız.

Türkiye'de Yarışçılık Gelişir mi ?

Türkiye’de Yarışçılık Gelişir mi ?
Bugün ki yazımın çoğunluğunu Türkiye’de yarışçılığın durumuna farklı bakış açışıyla başlamak istiyorum. Aşağıdaki  koşu ile ilgili yorumlarda bulunucam.


Koşudaki tüm atlarda gördüğünüz üzere takı var. Yani babadan oğla geçen yarışçılık ile bilende bilmeyen de atlarına takı kullanıyor. Şimdi aşağıda Dubai World Koşularında koşan atlar var.


Gördüğünüz üzere Dünyanın en iyi atlarında Takı kullanmamışlar. Ama ne hikmetse bizim babadan oğla geçen ve bilimsellikten uzak yarışçılığımızda takıyı görsellik olarak kullanıyorlar. Hani apaçi dediğimiz sonradan görme tipler var ya işte arabalarına etiket, spoiler, marşpiyel tarzı eklentilerle görsellik katmaya çalışıyorlar. İşte bu Apaçi olarak tabir edeceğimiz kişilerle aynı kafadaki at sahibi ve antrenörler atlarını birer canlı değil de birer araç olarak gördükleri için yukarıdaki rezilliklere sebebiyet veriyorlar. Gerçekten atın ihtiyacı olup da bu takıları kullananları bu olaydan muaf tutuyorum.  Ancak zaten derece olarak Dünya yarışçılığında çok gerilerdeyiz. Arada bir 4-5 yarış üst üste koşu kazananı şampiyon olarak adlandırıyoruz ama Yurt dışından orta karar bir at geldiğinde yarışçılığımızın durumu hemen ortaya çıkıyor. Hala bazıları ülkemizde atların kalitesizliğinden dem vuruyorlar. Problem Atlarda değil problem Jokey, antrenör ve at sahiplerinde.  Yani İngiltere’den jokey, at sahibi ve antrenör ithalatı yapmış olsak şu anda Yarışçılığımız 50 yıl ilerde olurdu. 
İzmir’de Tütün Tınaz diye bir at var. Bu at artık starttan düzgün çıkmama alışkanlığı edinmiş. Tesadüf eseri düzgün çıkarsa kazanıyor çıkmaz ise bu ata güvenen herkesi yatırıyor.  Daha önceden bu tarz start problemi olan atlarda Müşterek Bahis Harici koşturulma yöntemi vardı ama baktılar bu yarış severin işine yarıyor hemen bu kuralı iptal ettiler.  Şimdi starttan ya düzgün çıkarsa diye millet bu atı mecburen kuponuna yazıyor. Yani her şartta yarış severin dezavantajına olan bir durum söz konusu. Bir de yarışlara bakıyoruz. Mesela 15 atın koşacağı bir koşu saat 16.00 da başlayacak. Koşuda atların startta girmesi ve yarışın başlaması en iyi ihtimalle tam tamına 5-6 dakikayı buluyor ve 16:00 da başlaması gereken koşu 16:06 da başlıyor. Startta ilk giren at bu sefer startın içinde 4-5 dakika bekleyip diğer isimleri bekliyor. Yabancı yarışlara bakıyoruz. Atlar starta koşu saatinden önce hazırlanıp giriyor ve çok olağan dışı bir şey olmadığında koşu maksimum 1 dakika sonra başlıyor.
Adana Hipodromunda geçenlerde Baba Altar’ın ahırına gizlice dopingli ot atılmış. Şimdi siz İrlanda ve İngiltere’de böyle bir olayı hiç duydunuz mu. Ben söyliyeyim duyamazsınız. Çünkü böyle bir yarışçılık ve art niyet Dünyanın hiçbir yerinde cezasız kalmaz. Ama bizde faili bile bulunmamıştır.
Akın Sözen Özbaylım ile kazandığı koşudan sonra tartı mahallinde fazla kilodan dolayı koşuyu kazanmasına rağmen sonunculuğa atıldı. O gün kuponlarda Özbaylım’ı sürdirek bir isimdi ve bu ismi kuponunda banko bulunduranların hepsi  büyük bir ikramiyeden oldu. Sonuçta jokeyin hatasını kim çekti yine yarış sever.

Gökhan Yılmaz Adana’da Demironur üzerinde kolay bir yarış kazanmak üzerineydi. Son 50 metrede atının kantarmasını çekti ve atını en dış kulvardan gelen Uçanok’a bilerek geçitli. Sonra sözde Komiserler Kurulu bu aprantiye ceza vericez dedi. Şu an da bu apranti yine at biniyor. Dünya da bu şekilde yapana değil at bindirmek hipodromlara bile sokmazlar.  Ama bizde çoğu kişi bu aprantinin yaptığını unutmuştur bile.

Yani TJK, Komiserler Kurulu ve yarışlarla alakalı tüm grupların tek bir amacı var o da yarış severleri nasıl keriz yerine koyarız ve nasıl cebindeki son kuruşa kadar alırız olayıdır. Kısaca Deveye sormuşlar neren eğri demiş o da nerem doğru ki. Kısaca bizim Yarışçılığımız da deve gibi. Nerden tutsak elimizde kalır. O yüzden Yarışçılığımız için çenemizi yormaya bile gerek yok. 

24 Şubat 2013 Pazar

Dostluk Kalıcıdır Ebedidir.

Japonya'da yaşanmış gerçek bir olay şöyledir: Evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon bunun için bir duvarı yıkar. Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasında çukur bir boşluk bulunur. Duvarı yıkarken, orada dışardan gelen bir çivinin ayağına battığı için sıkışmış bir kertenkele görür. Adam bunu gördüğünde kendini kötü his...seder ve aynı zamanda meraklanır da kertenkelenin ayağına çakılmış çiviyi görünce.
Muhtemelen bu çivi 10 yıl önce, ev yapılırken çakılmıştı. Peki nasıl olmuş da kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamayı başarmış ? Karanlık bir duvar boşluğunda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamak çok zor olmalı.
Böylece adam çalışmayı bırakır ve kertenkeleyi izlemeye başlar. Sonra nereden çıktığını farkedemediği başka bir kertenkele gelir ağzında taşıdığı yemekle... Adamı sersemletir gördüğü manzara. Bu nasıl bir sevgi? Ayağı çivilenmiş kertenkele, 10 yıldır diğer kertenkele tarafından beslenmektedir...
KALBİNİZDEKI SEVGİYİ ASLA ÖLDÜRMEYİN, SİZİ SEVENLERİ ASLA TERKETMEYİN !

23 Şubat 2013 Cumartesi

Galatasaray'ın Yetersiz Yerli Oyuncuları

Sabri : Yerli olması dışında hiç bir cazibesi yok. Sokaktan bir çocuğu çevirsek 10 yıl boyunca antreman yaptırsak hem süper orta keser hem de ileri geri gayet güzel çalışır. Sabri ise ortayı tribünlere yapar. Şutları dağa taşa gider. Yılda 1-2 kez ise yerini bulabilir. Bunuda ölçü almamak lazım. Zira kaleyi bulan şutları ve yerini bulan ortaları istisnai bir durumdur.

Hakan Balta : Yıllardır hem Milli Takımda hem de bizde kontenjandan oynadı. Gerçi Hakan Balta’nın kapasitesi hep buydu asıl sorun onu zorlayacak bir oyuncunun çıkmamasıydı. Sol açıktan bozma Riera bile Hakan Balta’dan 10 kat daha verimli oluyorsa durumun ne kadar vahim olduğu daha net ortaya çıkıyor. İlla Balta oynatılacak ise ona da bir şans olarak Stoperde denenebilir. Nitekim fazla hareketli olmaması ve defansif duruşu kanattan ziyade stoperde daha çok işine yarayacaktır.

Çağlar Birinci : Nerden bulupda aldıysak. Hakan Balta’yı bile yıllarca hiç zorlıyamadı. Aldığı para fazla olmasa da Galatasaray’ın kadrosunu şişirmekten başka bir işe yaramadı. Bazılarımız çok şans verilmedi diyebilir ama daha ne şansı verilecek. İnsanlar şansını az da olsa kendisi yaratır. 1461 Trabzon maçında gayret bile göremedim. Mümkünse bugün gönderilsin. Zira zararın neresinden dönülse kardır.

Emre Çolak : Yaşı genç ama sene başında Fener ile Süper kupa maçında güzel oynadıktan sonra basının şişirmesi ile kendini dev aynasında gördü. Peşinden Sercan ile beraber Disko Bar gezince performansı diplere vurdu. Yerli olmasından ve yaşının genç olmasından dolayı düzelir diye beklendi. Fatih Hocamızda ona kontenjandan sürekli kadroda yer veriyor ama Emre Hoca’nın güvenini sürekli boşa çıkartıyor. Fizik olarak geriye gitti ve ikili mücadelelerde sürekli yerde kalıyor. Burnunun sürtmesi açısından sene sonunda bir Anadolu Kulubüne kiralık verilmesi gerekiyor. Galatasaray formasını giyecek bir genç oyuncunun mutlaka varını yoğunu ortaya koyması lazım. Sabri belki yeteneksiz olabilir ama Sabri’ye hiç kimse mücadele etmiyor diyemez. Emre için bunu gönül rahatlığı ile söyliyebilirim.

Aydın : Hep yıldız vs dedik ama belli ki kan uyuşmazlığı var. Ne kadar istesekte Aydın sadece yedek olabilir. Sürdirek oynıyabilecek bir oyuncu değil. Hızlı ama yakaladığı boş pozisyonları değerlendiremiyor. Sağ açık oynamasına rağmen hem asist yönünden hem de gol konusunda çok vasat bir oyuncu. Attığı tek gol bu sene Braga maçındaki goldü. Gs’nin ilk 11’ine maalesef kendisini hiç bir zaman ilk adam olarak yazamam.

Gökhan Zan : Geçen yıl Servet’ten kurtulduk dedik ama namı değer Cam adam kaldı. İyi niyetli bir oyuncu olduğunu biliyorum ama Fatih Terim Dany’e rağmen ona hiç şans vermiyor ise belli ki bir şeyleri yanlış yapıyor. Eğer şu kadroda bile stoperde oynatılmıyor ise mutlaka gönderilmeli. Çünkü alt yapıdan en azından Semih ayarında birileri vardır.

NBA 2012-2013 Sezonuna Genel Bakış

Nba 'de geçen hafta bildiğiniz üzere All Star haftasıydı. Doğu ve Batı karmasının maçını geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Batı Karması kazandı. Batı Karması özellikle bu sene oyun kurucu pozisyonunda bolluk yaşadı. Doğu'da ise tam tersi oyun kurucu kıtlığı yaşandı. Sezon başından beri Derrick Rose Chicago'da forma giymedi. Bir diğer formda isim Rajon Rondo'da son sakatlıktan sonra sezonu kapatınca Doğu'nun elinde Kyrie İrving kaldı. Yani oyun kurucu kısmında Batı ne kadar bolluk yaşadıysa da Doğu o kadar kıtlık yaşadı. Allstar havasında geçmesini beklediğim maçta özellikle pota altı savunmaları iyi seviyedeydi. Bu nedenle pota altına sürekli girip turnike ve smaç yapmaya çalışan oyuncular beklemekleri kadar sertlikle karşılaştılar. Özellikle Doğu'da Joahim Noah, Tyson Chandler ve Brook Lopez pota altı sertliğinde başı çektiler. Bu tabiki oyunu pozitif yönde etkileyen bir faktör oldu. Çünkü sürekli hücum kadar savunma da basketbolu çekici kılan bir unsuz. Zaten basketbol için söylenen güzel bir laf var. Hücum maç kazandırır, Savunma şampiyon yapar diye. Batı'da ise Kevin Durant gerçekten Allstar'da nasıl oynaması gerektiğini çok iyi öğrenmiş. Ben kendisine Makine diyorum. O kadar eli düzgün şut kullanıyor ki mesafe tanımaksızın çok etkili şutları var. Türkiye'ye karşı Dünya Şampiyonasında zaten klasını çok güzel göstermişti. Allstar maçında da potanın dibine çok yaklaşmadan sayılarını buldu ve maçı 30 sayı ile tamamladı. Genelde Allstar'da hangi takım kazanır ve o takımda skora en çok etki eden oyuncu Allstar MVP'si olurdu. Bu gelenek yine değişmedi. Maçta en çok sayıyı Durant atmasına rağmen takım arkadaşı Chris Paul Allstar MVP'si oldu. Tabiki burada Chris Paul 20 sayısının yanına eklediği 15 asist çok üst düzey bir rakam.

Allstar haftasından sonra NBA'de genelde artık herkes playoff moduna geçiyor. Playoff yapmayı gözüne kestiren takımlar savunmalarının dozajını artırırken playoff umudu olmayan takımlarda Lotery'den iyi yer kapmak için var güçleri ile maç kaybetme yarışına gireceklerdir. Şu an için bir çok kişi Doğu finalistinin Miami olacağından hem fikirken aynı durum Batı için geçerli değil. Batı'da şu an playoff'a kimlerin kalacağı bile net belli değil. Özellikle sene başında Lakers'ın o şaşalı kadrosu bile şu an playoff dışında. Playoff 'a kalabilirler mi o bile belli değil. Diğer taraftan Nowitzki'den yoksun dibe vuran Dallas'ta playoff için vargücü ile oynuyor. Yani bu takımlar şu anda ilk 8 dışındalar. Katılmaları yüksek yüzdeli bir kazanma oranlarına bağlı. Oklahoma Harden'sızda fena gitmiyor. Özellikle Sergei İbaka 'daki ofansif gelişim burada çok önemli bir durum. Eğer ellerindeki Kendrick Perkins yerine hücum gücü daha yüksek bir kaç oyuncu katabilirlerse takım çok daha iyi seviyeye çıkacaktır. Mevcut kadroları ile final yapsalar bile Miami'ye diş geçiremeyecekleri kesin.

At Yarışları ile İlgili Bilgilendirme

Bu yazıyı yazmamda ki amaç yarışlara bahis yapan yarışsever arkadaşların koşuları bilinçli bir şekilde yorumlayabilmeleri içindir. Umarım yardımcı olabilirim.* Bir atın stilinin önde kaçıyor olması yarışta ki rakiplerine göre avantaj veya dezavantaj yaratabilir. 
Avantaj durumu : Koşu da kaçak isim yok ise önde kaçacak isim  yarışı kovalayan  bir rakibi olmadığından dolayı düşük tempo ile önde kaçarak koşuyu kazanabilir. Bu tür yarışlarda özelliklle Mehmet Kaya ve Selim Kaya yoksa öndeki isimler sonlara kadar mücadele edebiliyor. Halis Karataş genelde çok rolanti giden yarışlarda bindiği atı çok geride tuttuğundan dolayı çok fazla koşu kaybediyor. Bu yüzden mesafe kısa veya uzun fark etmeyecek şekilde öndeki kaçak atın rakiplerine bakmak gerekir.
Dezavantaj Durumu : Koşuda bir den fazla kaçak isim var ise bu özellikle kısa mesafede çok büyük dezavantaj sağlar. Rakibi ile girişilen liderlik mücadelesinden dolayı atların temposu sonlarda düşer ve bir anda atın gücü tükendiğinde duvara toslamış gibi olur. Bu nedenle bir koşuda birden fazla önde kaçan isim var ise koşunun birincisi mesafe ayırt etmeksizin Sprinter bir isim olur. Bu koşular da en iyi jokey ise Halis Karataş ve Kadir Tokaçoğlu’dur.
Eküri Ne Amaçla Koşar : Eküriler genelde at sahibinin iki atından birinin kazanması için bir koşuya yazılır. Buradaki amaç atının şansını yükseltmesidir. Genelde eküri koşturmak için en ideal şekil favori atın sprinter diğer atın ise fedai koşmasıdır. Fedai koşacak atın stili ne olursa olsun amacı önde gidecek isimlerin tempolarını bozmak ve koşuyu süratlendirmektir. Süratli gidecek koşu da başta da söylediğim gibi sprinter isimler devreye girer. Burada da ekürisi iyi bir sprinter ise koşuyu lehine çevirecektir. Ancak bazı at sahipleri ve antrenörler bu konuda bilgisiz oldukları için eküri bitiririz diyerek atlarının temposunu bozabiliyorlar ya da iki eküride koşuyu gerilerde düşük tempoda giden koşu da bekletebiliyorlar. Bu nedenle de koşuda pek söz sahibi olmadan yarışı tamamlıyorlar.
1200 metrede Neler Olabilir : 1200 metre normal şartlarda sprint koşusudur. Özellikle hız + dayanıklılık gerektiren bir mesafedir. Önde kaçan  atın temposunu bozacak rakipleri var ise öndeki at son metrelerde yavaşlıyabilir. Kovalanmaz ise Jardel gibi kazanabilir. Sprinter isimler ise en görkemli sprinti hızlı giden bu koşularda yaparlar. Yani koşudaki isimler iyi analiz edilirse kazanan at bu koşular da daha rahat tahmin edilir.
1600 metrede neler olabilir : 1600 metre en tehlikeli yarış mesafesidir. Ne önde kaçarak bitirilebilir ne de bekleme yapılarak sonuca gidilebilir. Bu yarışlarda atın form durumu çok önem arzeder. Aynı şekilde binicinin durumu da önemlidir.
1900 metrede neler olabilir. 1900 metre uzun mesafenin başlangıç mesafesi olarak göze alınır. Bir çok yarışseverde bu yarışları sprinter at kazanır izlenimi vardır ancak gerçek hiç te öyle değildir. Genelde koşunun temposu önemlidir. Koşu yavaş tempoda geçilir ise önde kaçan at olmasa bile ön grupta gitmeyi seven atlar yarışı kazanabilir. Akoğuz bu tarz koşan atlara önemli bir örnektir. Ancak koşu süratli gider ise sonlarda gerilerde bekleyen güçlü bir isim ön gruptakileri teker teker geçerek koşuyu kazanabilir. Buna en iyi örnek ise Nurten ‘in Cabire’yi geçtiği yarışı sayabiliriz.
2100 metre ve üzeri yarışlar : Bu mesafelerde iyi ve güvenilir at binecek pek jokeyimiz bulunmuyor. Bu koşularda koşan bir at çok güvenilir olmadıkça tek atmak her zaman risktir. Bu tür koşularda öne yakın giden kaliteli bir at var ise her daim kazanma şansı olabiliyor. Bunun sebebi ise geride bekleyen atların jokeyleri ön gruptaki at nasılsa yorulur durur şeklinde düşünmeleridir. Ancak gerçek çoğu zaman öyle olmuyor. Öndeki isim düşük tempoda koşarak yarışı kısaltabiliyor. Bu sayede de yarışı kazanabiliyor. Bu mesafeler için en iyi örnek Inspector söylenebilir.
Jokey ve Stilleri : Jokeylerin özellikle yarışlarda bindikleri at ile stillerinin mutlaka uyum göstermesi gerekiyor. Bu nedenle ben çok büyük favori isimlerin yanlış jokey tercihinden dolayı şansını sıfırladığına çok tanık oldum. Ayrıca bazı jokeyler ise tecrübeleri ve yetenekleri ile çoğu zaman her stilde at binişi yapabiliyorlar. Ben burada tanınmış ve bilinen jokeyler ile neler yapabileceklerine göz gezdiricem.
Akın Sözen : Çok yönlü bir jokey stili var.  Tempo yarışlarında çok iyi. Kısa mesafelerde de önde kaçan atlarla da başarı sağlar. Sprint yapan atlarla da iyi koşuları mevcut. Sürekli çıkışta bir jokey.
Erhan Yavuz : Eskiden Bursa’nın en iyi jokeyi idi ama diğer şehirlerde at binerken asıl iyi olduğu yeri bırakınca çok geriledi. Şu an için baş jokey olmasa da sprinter ve tempo koşularında iyi yarışları var. Dikkat edilmesi gereken bir jokey
Fuat Çakar : Önde kaçan atlara çok iyi binen bir jokeyimiz. Ancak bu aralar çok formsuz ve önde kaçan atına gereksiz tempo yükseltmesi yaptığı için sonlarda bindiği atın gücü kalmıyor ve yarışı sonuncu tamamladığı oluyor. Gökçenil’in Pasifika koşusu iyi bir örnektir.
Selim Kaya : Çok zeki ve akıllı bir jokey ama iş ahlakı konusunda o kadar iyi şeyler söyliyemeceğim. Koşularda en çok insiyatif alan jokeydir. Yarış yavaş gider ise çekinmeden atı ön gruba getirir. Koşu hızlı giderse atını bekletir gibi akıllı hamleleri var. Ancak atı birinci gelemiyeceğini anladığında atın ensesine basar ve at tabela dışı kalır. O yüzden Selim’li ‘de Selim’sizde olmaz.
Mehmet Kaya : Yılın belli bölümlerinde çok formsuz olur. Askerden çürük aldıktan sonra bir türlü istenilen seviye ye gelemedi. Genelde İzmir’de daha iyi isimlere bindiği için orada başarılı. Ancak Selim Kaya kadar iyi olmasa da kalbur üstü jokeydir.
Gökhan Yıldız : İyi jokey mi kötü jokey mi dediğim jokeylerden. Kardeşi Deniz Yıldız’dan kötüdür. Genelde favori atı pek getiremez. Süpriz isimlerle iyi yarışlar yapabiliyor.
Deniz Yıldız : Şu an askerde ama hırslı ve yetenekli bir jokey. Önde kaçan ve sprint yapan atlarla başarısı mevcut. Dikkat edilmesi gereken bir jokeydir.
Nurettin Şen : Yetenekli bir jokey ancak şu an için mental olarak bitik vaziyette. Çok çok büyük bir favoriye binmediği sürece yazmaya şu an için gerek yok.
Özcan Yıldırım : Genelde önde kaçan atlarla daha başarılı. Tek tük sprinter isimleri de getirebiliyor. Ancak genel anlamda ortanın üstünde bir jokeyimiz.
Murat Gündüzeli : Yetenekli ve iyi bir jokey. Geçmiş yıllarda mücadele gücü çok düşüktü. O eksikliği farketmiş olacak ki şu an o konu da da iyi seviyede. İyi jokey.
Ahmet Çelik : Yetenekli bir jokey. Sprinter isimlerle daha iyi yarışları var. Ancak çok zeki bir jokey olduğunu düşünmüyorum. Sadece yetenekli diyelim.
Müslüm Çelik : Başarıya giden her yol mübahtır tarzı takılan ve genelde Ahmet Çelik ile al gülüm ver gülüm yapan bir jokey. Ankara’da iyi bir dönem geçirdi ama İstanbul’da henüz istenilen seviyede değil.
Sadettin Boyraz : Ne zaman nasıl at bineceği hiç belli olmaz. Favoriye binerse genelde getiremiyor. En iyinin bir alt kademesindeki jokeylerden.
Halis Karataş : Atlara en iyi sprint yaptıran bir jokey. Tek kötü yanı koşularda insiyatif almamasıdır. Koşuda verilen taktiğe harfiyen yerine getirmesi en kötü huyudur. Onun dışında profesyonelliği ile tartışmasız en iyi jokeydir.
At Sahipleri : Bazı at sahipleri kaliteli atlara sahip olmalarına rağmen iyi ahır bakımına sahip değildirler. Bu nedenle atlar istedikleri verimi vermezler. Bazı at sahipleri ise atlarına gözü gibi bakarlar.  Bu sayede orjini idare eder seviyedeki atlar çok üst düzey performans gösterebilirler. Kuyumciyan, Gülerce, Kurtel Emin, Atman, Kitapçı, Aracı, Cemiloğlu, Sponza, Taniyiğit ekürisi iyi ahır bakımına sahip ekürilerden bir kaçıdır. Bazı eküriler ise çok fazla at sahibi olduklarından her atları ile çok iyi ilgilenemiyorlar. Bu nedenle istedikleri verimi alamayabiliyorlar. Bu ekürilerden bir kaçı Karaca, Kaya, Özçolak, Çelik ekürisi örnekler sıralanabilir.